Bazen, bir anlık kaygı ve korku insanı farklı yollara sürükler. O an, çözüm gibi görünen her şey, ileride büyük bir soru işaretine dönüşebilir. Lisede geçirdiğimiz yıllar, pek çok sınavın ve kararın bir arada olduğu bir dönemdi. Ama bir sınav daha vardı ki, bu sorunun cevabını verirken tüm vicdanımızla yüzleşmemiz gerekirdi. “Lisede kopya çekmek kul hakkı mı?” İşte bu soruyu sormak, sadece bir sınavdan daha fazlasını sorgulamaktır. Kendimizle, başkalarıyla ve vicdanımızla…
Bir Sınav, İki Farklı Dünya
Mert, sınavda yanındaki sırada oturan arkadaşına gizlice bakıyordu. Çalışmalarına rağmen, bu sınavın ona nasıl bir not vereceği konusunda oldukça endişeliydi. Aslında, derslere girmemişti pek çoğunda. Ama yine de, arkadaşının kopya kâğıdını görebileceği bir açıdaydı. Mert, çözüm odaklı bir insandı. Çoğu zaman, neyin doğru olduğunu sorgulamak yerine, en hızlı ve etkili yolu tercih ederdi. Ama bu sınav, onu bir tercih yapmak zorunda bırakmıştı.
Yanındaki Sedef ise farklı bir dünyadaydı. O, sınavı her ne kadar ciddiyetle çalışmış olsa da, kopya çekmenin vicdanına nasıl ağır geleceğini düşünüp duruyordu. Duygusal zekası yüksekti ve başkalarına zarar vermek, onun için her şeyden daha büyük bir endişe kaynağıydı. Kopya, sadece kendisine değil, başkalarına da haksızlık yapacağını hissediyordu. Ama Sedef de kaygı içindeydi, bir yandan doğruyu yapmaya çalışırken, diğer yandan sınavın getirdiği baskıya karşı direniyordu.
Kopya Çekmek ve Kul Hakkı
Sedef, kalemiyle kağıdına bakarken, Mert’in gözleri kopya kâğıdına kaydı. O an, kopya çekmek sadece bir anlık çözüm gibi göründü. Ancak o an, kul hakkı kavramı kafasında yankı yapmaya başladı. “Kopya çekmek, sadece sınavda bir başkasının bilgisine haksızlık yapmak değil, aslında kul hakkına girmiyor muyuz?” diye düşündü.
Mert, ne kadar iyi bir stratejist olsa da, bu kez kendisini kaybolmuş hissediyordu. Kopya çekmek, ona geçici bir rahatlık sağlayabilirdi belki ama ya sonrasında? Sedef’in aklına bir anda dinlediği bir sohbet geliverdi: “Kul hakkı, başkalarının emeğine saygı göstermemek demektir. Birinin emeğini çalmak, sadece bir sınavda değil, hayatın her alanında büyük bir yanlışlıktır.” Sedef, Mert’e döndü ve fısıldayarak, “Mert, bence doğru olanı yapmalıyız. Kul hakkı, sadece sınavın sonucu değil, bir insanın hakkına saygıdır.” dedi.
Mert, içindeki mücadeleyi fark etti. Kopya çekmek, sadece bir çözüm gibi görünse de, vicdanının derinliklerinde bir rahatsızlık yaratıyordu. Her ne kadar pratik bir çözüm olsa da, sonunda kendisine ve başkalarına karşı dürüst olmanın daha önemli olduğuna karar verdi.
Vicdan ve Doğru Karar
Sınavın bitişiyle birlikte, Mert ve Sedef farklı bir bakış açısıyla çıkmışlardı sınıftan. Mert, kaygı ve korku içinde yaptığı bu sınavda aslında ne kadar değerli bir ders aldığını fark etti. Sedef, sınavı geçti belki, ama vicdanı da rahat bir şekilde sınavı bitirmişti. Kopya çekmek, sadece bir sınavda değil, hayatın pek çok alanında başkalarına zarar vermek anlamına gelebilir.
Kopya çekmek, “kısa vadede çözüm” gibi görünse de, uzun vadede yalnızca vicdanımızla yüzleşmemize yol açar. Kul hakkı, sadece bir sınavda değil, her anımızda ve kararlarımızda karşımıza çıkar. Mert ve Sedef, bu deneyimle birlikte, gerçek başarıyı ve huzuru, dürüstlükle bulmanın değerini anlamışlardı.
Peki, sizce kopya çekmek gerçekten kul hakkına girer mi? Herkesin sınavda bir çıkış yolu aradığı bu zamanlarda, siz hangi yolu tercih ederdiniz? Yorumlarınızı bizimle paylaşın, hikâyenizi duymak isteriz.