İçeriğe geç

Türkiye’de laiklik ne zaman kabul edildi ?

Türkiye’de Laiklik Ne Zaman Kabul Edildi? – Kökenleri, Bugünü ve Geleceğe Yansımaları

Merhaba arkadaşlar, bugünkü sohbetimizin konusu aslında “laiklik” gibi kulağa resmi gelen bir kavrama biraz daha sıcak, samimi bir pencereden bakmak. “Acaba biz Türkiye’de laikliği ne zaman kabul ettik, bu kabul nasıl oldu, bugün bizi nasıl etkiliyor ve yarın için ne anlam taşıyabilir?” gibi sorularla ilerleyeceğiz. Birçoğumuz için alışılmış bir tarihsel gerçek gibi görünen bu süreç, detaylarına inildiğinde şaşırtıcı açılımlar barındırıyor.

Kökenlere Dönüş: Cumhuriyet Öncesi ve Erken Cumhuriyet Dönemi

Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti 29 Ekim 1923’te resmen ilan edildi. Ancak laiklik ilkesinin hukuksal ve toplumsal zemini, daha o dönemde atılan devrim adımlarıyla şekillenmeye başlamıştı. Şöyle ki: saltanatın kaldırılması (1 Kasım 1922) laiklik anlayışına fiilen kapı aralamıştı. :contentReference[oaicite:2]{index=2} Ardından, hilâfetin kaldırılması (3 Mart 1924) ve eğitim‑birliği kanunu gibi düzenlemelerle devletin dinî kurumlar üzerindeki hâkimiyeti artarken din‑devlet ilişkisi yeniden örgütlendi. :contentReference[oaicite:3]{index=3}

Hukuken, “laiklik ilkesi” ifadesinin Türkiye Anayasası’na girdiği tarih 5 Şubat 1937 olarak kabul edilir. O gün, 1924 Anayasası’nın 2. maddesine “… Cumhuriyetçi, Milliyetçi, Halkçı, Devletçi, Lâik ve İnkılâpçıdır.” ifadesi eklendi. ([Ortak Akıl][1]) Bu tarih, devletin resmi olarak laikliği nitelik olarak tanıdığı noktadır. Ancak bu, sürecin başlangıcından ziyade bir kilometre taşıdır: süreç 1922’den itibaren adım adım yürümüştür. ([DergiPark][2])

Bugün: Laikliğin Yansımaları ve Tartışmaları

Laiklik kabul edildikten sonra sadece mevzuatta kalmadı; toplumsal düzeyde ve kurumlarda etkileri görüldü. Örneğin, eğitim birliğinin sağlanması, medreselerin kapatılması, hukuk sisteminin laik temeller üzerine oturtulması gibi adımlar atıldı. :contentReference[oaicite:6]{index=6}

Ancak bugün geldiğimiz noktada, laiklik ilkesinin uygulaması, algısı ve toplumsal karşılığı farklı tartışma alanlarına açılmış durumda. Kimileri laikliği insan haklarının ve inanç özgürlüğünün güvencesi olarak görüyor, kimileri ise “devletin din üzerindeki kontrolü” kaygısıyla değerlendiriyor. Örneğin toplumsal araştırmalarda halkın büyük bir kısmının laik devlet modelinin sürmesini istediği sonuçları var. ([Vikipedi][3]) Ayrıca “laiklik” ve “din‑devlet ilişkileri” arasında gerilimler, özellikle sembolik konular (başörtüsü, ibadet‑eğitim ilişkisi, devletin din işleriyle ilişkisi) bağlamında gündeme geliyor.

Gelecek Perspektifi: Ne Bekleyebiliriz?

Laikliğin geleceği, büyük ölçüde toplumun değişen demografik, kültürel ve teknolojik yapısıyla bağlantılı. Örneğin: dijitalleşmenin artmasıyla birlikte bireyin inanç dışı tercihi veya çok‑inançlı yaşam biçimi daha görünür hale geliyor. Bu da laikliğin “dinle devletin ayrılması” boyutunu yeniden düşündürüyor: devlet değil ama dijital platformların, sosyal medyanın da “kamusal alan” haline gelmesi, laiklik açısından yeni sorular doğuruyor.

Bir başka perspektif: göç, farklı inanç ve kültürlerin iç içe geçmesi, toplumun heterojenleşmesi… Bu bağlamda laiklik, sadece “devletin bir niteliği” değil, toplumun bir değer sistemi olarak nasıl sürdürüleceğiyle ilgili hâle geliyor. Yarın için sorulması gereken: “Devletin laik niteliği korunurken toplumsal hayat nasıl daha kapsayıcı hale gelir?”

Ayrıca, küresel ölçekte “inanç özgürlüğü”, “dinî çoğulculuk” gibi kavramların önemi artarken, Türkiye özelinde laikliğin bu bağlamda hem bir avantaj hem de bir test alanı olduğu söylenebilir. Devletin laik niteliğini korurken bireylerin inanç açısından seçim ve ifade özgürlüğünü artırması, gelecekte toplumsal huzur açısından belirleyici olabilir.

Çağrım: Siz Ne Düşünüyorsunuz?

Bu süreçle ilgili sizlerin de deneyimleri, gözlemleri önemli. “Laiklik Türkiye’de doğru zamanlama ve süreçle mi kabul edildi?”, “Bugün laiklik sizin için ne ifade ediyor?”, “Gelecekte laiklik nasıl evrilmeli?” gibi sorular üzerinden kendi fikirlerinizi paylaşmak ister misiniz? Yorumlarda değerli düşüncelerinizi görmek isterim.

Laikliğin kabulü sadece bir tarihsel olay değil, toplumsal yaşamımızı şekillendiren dinamiklerle iç içe bir dönüşüm süreci. Geçmişini bilmek, bugününü anlamak ve geleceğini birlikte düşünmek, bize daha geniş bir bakış kazandırır.

[1]: “LAİKLİĞİN ANAYASADA KABULÜNÜN 86. YILI KUTLU OLSUN”

[2]: “Adalet Dergisi » Makale » TÜRKİYE’DE LAİKLİK İLKESİNİN KABUL SÜRECİ VE …”

[3]: “Secularism in Turkey”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
https://ilbetgir.net/betexper yeni giriş