Hal Böyleyken Ne Kullanılır? Bir Duygusal Hikaye
Kayseri’de bir akşam, sabahın erken saatlerinden beri havada bir gariplik var. Havanın biraz soğuması, şehrin sakinliği, insanların aceleyle yürürken yüzlerinden okunan belirsizlik… İçimde de bir gariplik var aslında. Son birkaç gündür, sanki dünyada her şey yerli yerinde değilmiş gibi hissediyorum. Ve o akşam, tek bir cümleyle her şey daha da karmaşık hale geldi: “Hal böyleyken, sen ne yapıyorsun?”
Bu cümleyi, o kadar net hatırlıyorum ki. Çünkü aslında sormak istediği şey, ne yapmam gerektiği değil, benden ne beklediğiydi. Hayatın bir köşesinde, geçmişin derinliklerinde, bir şeyleri yanlış yaptığımı hissediyordum. Ama doğruyu bulmak çok zor görünüyordu. O yüzden “Hal böyleyken” yerine, ne kullanılır diye düşündüm. Bu soru takıldı kafama, hayatımda o anı, o duyguyu simgeliyor gibi geldi.
Bir Akşamın Sıkışmış Hissi
Birkaç gün önce, Kayseri’nin dar sokaklarında yürürken bir eski dostumla karşılaştım. Yıllardır birbirimizi görmemiştik. Aradan geçen zamanla birlikte, yüzlerimiz biraz daha olgunlaşmış, gözlerimizde birikmiş hüzünler olsa da, içimizdeki eski dostluk hala taze kalmıştı. Her şey o kadar normal başlamıştı ki. Ancak sonra, o bir soru sordu:
“Hal böyleyken, yani, bu kadar vakit geçmişken, sen ne yapıyorsun?”
İçim burkuldu. Hani bazı sorular vardır, cevabını bildiğiniz halde doğru yanıtı veremezsiniz ya… İşte o an, tam olarak o duyguyu yaşadım. Sanki hayatımın sorunsuz olan kısmı bir anda düzelmeye başlamıştı. Ama o “hal böyleyken” kısmı, beni içsel bir boşluğa düşürdü.
Neredeyse her şeyin yolunda olduğunu düşündüğüm bir anda, o cümle sanki bir ışık hüzmesi gibi her şeyin üstüne düşüverdi. Duygularım karıştı. Hayal kırıklığı, utanç, biraz da heyecan. Ne demekti bu? Ne yapmak zorundaydım? Her şey neden bu kadar düzensiz görünüyordu?
O an içimdeki sesler birbirini takip etmeye başladı. İçimdeki ben, sadece duygusal değil, aynı zamanda “Yine mi bu?” diye bağıran, ne yapılması gerektiğini hep bilen ve hiçbir zaman susmayan ses. İçimdeki başka bir ses ise “Her şeyin bir çözümü var” diyordu, ama gerçekten var mıydı?
Yanıt Bulamamak ve Duyguların Yıkıcılığı
Bazen, bazı soruların cevapsız kalması bir şekilde rahatlatıcıdır. Ama bu soru değil, bu soruyu sorduktan sonra yaşadığım hisse odaklanmak zorundaydım. Çünkü hiç durmadan, “Hal böyleyken” dediğinizde, gerçek cevap bir şekilde kayboluyor. Bir kısır döngüye giriyorsunuz. Her şey o kadar netken, bir şeyin eksik olduğu bir an, bir soru sormak da, o anın içine gömülmek gibi hissettiriyor.
Hayatımda neyin eksik olduğunu o kadar iyi biliyorum ki. Çoğu zaman içimdeki o rahatsız edici sesi duymam, bana her şeyin yanlış olduğunu hatırlatıyor. “Hal böyleyken” diye başlayan bir cümle ile karşılaştığımda, hemen zihnimde bir çözüm arayışına giriyorum. Oysa ne bir çözüm buluyorum, ne de soruyu doğru cevaplayabiliyorum. Sorular bazen cevapsız kalmak için sorulmazlar mı zaten? Sadece bir şeyleri başaramadığınıza dair bir işarettir belki de.
O gün, yürüdüğüm Kayseri sokaklarında bir arkadaşımın sorusuna yanıt veremedim. Sadece boş gözlerle ona bakarak “Bilmem, sen ne yapıyorsun?” diyebildim. O an, sadece içimdeki kırılgan duyguyu gizlemek istedim. Her şeyin fazlasıyla karmaşık olduğu bir anda, çözüm arayışında bile insanın nerede olduğunu sorgulamaya başlaması, insanı derinden etkiliyor. Ve o an, aslında çözüm değil, bir tür umut kırıntısı bulmak istedim.
Ne Yapmalıyım? Ne Kullanmalıyım?
Sadece bir anlık kaybolmuşluk. İşte bu, “Hal böyleyken” kelimesiyle açıklanabilecek tek şey. Sonra düşündüm. Eğer “Hal böyleyken” yerine başka bir şey kullanmalıysam, ne kullanabilirdim? Bir şeyleri kabul etmek ve bir süreliğine sadece yaşamak. Belki de “Bundan sonra ne olur?” diye sorarak, hayatın bu anını beklemek.
İçimdeki sesim şimdi “Bunu da geçeceğiz” diyerek sakinleştiriyor. O kadar karmaşık bir dil değil bu. Hayatın başınıza getirdiği her şey, sonunda bir çözümü bulacak. Öyle ya da böyle. “Hal böyleyken” dediğinizde, aslında size çözümsüz bir dünya sunulmaz. Her anı, ne olursa olsun, anlamlı hale getirmek gerek.
Bir şey değişecekse, zaman değişecek. Şimdi, sadece zamanın bana bir şeyler öğretmesini bekliyorum. Tüm karmaşayı ve içsel gerginliği bir köşeye bırakıp, biraz sabırlı olmayı öğrenmeliyim. Şu an, içimdeki insan bana sadece “Ne olursa olsun, her şey geçer” diyor. Hal böyleyken, belki de gerçekten tek yapmam gereken, bu kadar basit bir şekilde bu anı yaşamak.